“Mimarlık belirli ölçü ve kurallara göre yapılar yapma sanatıdır.” Bu tanım “köklü” ve “temel” ihtiyaçlardan birini karşılayan bir meslek / bilim dalını anlatmak için açıklayıcı bir tanım olarak görülmemelidir. Zira insanlığın var olduğu günden itibaren ortaya çıkan barınma ve korunma içgüdüsü onun ilk mimari ürünleri vermesine sebep olmuştur. Mimarlık, insanlığın attığı her adımla kimi zaman insanlıkla aynı hızda, kimi zaman daha ilerde, kimi zaman da geride kalarak hep var olmuştur. Mısırda aslında çok basit bir fonksiyonu olan piramitler ya da tapınaklar, Roma’da tiyatrolar veya Le Courbusier’in bir milyon kişilik kent tasarımında çağını aşan ve çağının ötesinde bir mimarlık anlayışı görülebilmektedir. Bu örnekler mimarlığın dünyadaki yeri ve uygarlık yolunda üstlendiği adeta bir lokomotif olarak tariflendirilebilecek niteliği konusunda bilgi verir niteliktedir [2]. Mimarlığın ortaya çıkma nedenini doğaya karşı korunma ve barınma ihtiyacını gidermek olarak açıklarsak, planlardan (iç mekânlar) önce cephelerin ve çatıların ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Daha da ileri gidersek plan kavramının, hacmin bölünerek parçalara ayrılması, hacimlerde daha çok bireyin bulunabilmesi ihtiyacıyla artan hacim büyüklüklerinin, dolayısıyla açıklıkların, taşınabilmesi için cephelerin arasında iç cepheler yaratıp açıklıkların azaltılmasıdır diyebiliriz. Yukarıda mimari ürünlerdeki temel yapı elemanları hakkında yapılan açıklamalar da mimarlığın ortaya çıkışında insan ihtiyaçlarının yerini göstermesi açısından bir başka önemli noktadır.
Mimarlığı tarihsel süreç içinde tanımlamaya devam edecek olursak: Mimar kavramının kelime olarak ortaya çıkışı Yunanca ‘archikton’ kelimesiyle başlamıştır. ‘Archikton’ Yunancada baş usta (ustabaşı) anlamı taşımaktadır. Milattan sonra 1000–1400 yılları arasında ‘architect’ İngilizce kelimesinin ortaya çıktığı düşünülmektedir. Yine mimarlar yakın zamana kadar usta olarak adlandırılmaya devam edilmiştir. İngilizce de ‘master’, Latincede ‘magister’, İtalyancada ‘maestro’ gibi. Yakın zamana kadar, nasıl adlandırılsa adlandırılsın mimarın yaptığı işin tanımı şöyleydi: “Mimar bir inşaattaki en önemli ve deneyimli usta, ustabaşı veya yapılan işlerin gidişatını gözlemleyip, inşaatın gidişatını yönlendiren yöneticidir. Mimar bir binanın sadece planlarını çizen insan değil, çizdiği planların uygulanmasında görev alacak ustaları ve organizasyonu da sağlayan, aynı zamanda yapım işlerinde yapılacak işi ustalara birebir tarif eden insandır.” Ancak günümüzde ‘mimar’ı baş usta olarak tanımlamak ne derece doğru olur bilinmez. Çünkü bu tanımla birlikte bir kızıl derili çadırı, herhangi bir kulübe veya Stonehenge de mimarlık ürünleri olarak sayılabilmektedir. Oysa günümüzde mimar, bir yapının projelerini çizip bu projelerin en doğru bir şekilde uygulanmasını sağlayan kişi olmasının yanında, kullanıcıların gözüne ve zevkine en hoş geleni yaratan insandır. Günümüzde mimarların bina yapım ekiplerinin başı olması durumu devam etmektedir. Ve ekip başı pozisyonunda ikili bir görevi vardır. İlki aldığı mimarlık eğitimi sonucunda oluşan tasarım yetisini uygulayarak binayı tasarlayan kişidir, ikincisi ise binanın, tasarımına uygun bir şekilde yapılmasını kontrol eden bir ekip kontrolörü görevidir. Mimarın ekipteki bu görevi mimarın kabul edilebilir bir tasarım yapıp bu tasarımı anlatan, uygulama için gerekli, çizimleri yapabilecek teorik ve yaratıcı becerilerin bulunduğu, bunun yanında da binanın uygulanması sırasında organizasyonu sağlayacak pratik becerisinin olduğu kabulüyle başlamaktadır.
Yedigün Digital
E-Mail : info@yedigun.com
Reklam : reklam@yedigun.com
© Copyright 2015 Yedigün Digital Her Hakkı Saklıdır.
Web Tasarım AnkaPlus