Temeller bir yapının en önemli öğesidir. Herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak kadar sağlam olmalıdır. Temeller, yapının veya yapının taşımakta olduğu bütün yüklerin asıl asıl taşıyıcı olan zemine aktarıldığı ara yapı elemanlarıdır. Yapının ve yapının taşımakta olduğu bütün yüklerin basıncı taşıyıcı zemine temeller aracılığıyla güvenle ve eş değerde dağıtılmış olarak iletilmelidir. Böylelikle, yapıda farklı oturmalara, temelden, zeminden kaynaklanan, giderilmesi güç hatta olanaksız kusurlara fırsat verilmemelidir. Temellerin inşa edildiği yerin zemin yapısı yer yer çok değişik de olsa önlemler alınarak farklı oturmalar esneklik sınırını aşmayacak şekilde önlenmelidir. Özellikle büyük ve zeminde yayılmış yapılarda bu durum daha da ciddidir. Zemin cinsindeki nitelik farklılıkları, yapının taşıdığı yüklerdeki değişiklikler, zeminde yaygın konumda olan yapıda değişik oturmalara neden olacağından bu durumda yapı uygun derzlerle bölünmelidir.
Temellerden gelen yükleri taşıyan zemin cinsindeki değişikliği, yapının yüklenmesindeki değişiklikleri ilk önlem olarak temel kesitlerindeki toleranslarla karşılamak gerekir. Diğer bir önlem, oturma derzleri, dilatasyon derzleridir.
Dilatasyon derz aralıkları, betonarme yapılarda metal armatürün genleşme limitlerine göre saptanabileceği gibi, zeminin farklılıklarına, yapının yüklemesine göre de ayarlanır. Temelden çatıya kadar devam eden bu derzler, yapının düşey düzlemle kesilmesi kararıdır, mimari bakımdan da önemlidir. Isı değişimleri çok fazla olmayan yörelerde, derz aralarındaki blok boyu en fazla 40 m olmalıdır.
Dilatasyon derzlerinin planlarda ve görünüşlerde yerlerinin seçiminde mimari endişelerle teknik zorunluluklar bir arada gözetilerek karar verilmelidir.
Yapıdaki en ufak oturmanın yansıyacağı görünüşlerdeki dilatasyonlar, bire kusurlu düşey çizgiye dönüşmemelidirler. Çatıdan temele kadar yapıyı bir düşey düzlemle kesen bu derzler, yapının kritik noktalarıdır, dışta ve içte suyun yaratabileceği olumsuz ekiler dilatasyon detaylarıyla giderilmelidir. Temeller, yüzeysel temeller ve derin temeller diye ikiye ayrılırlar.
Temeller en az don sınırına kadar inmek zorundadır. Bu sınır ülkemizde 1 metre dir. Donun etki alanında olan zemin, zemin sularında erime donma olayları gerçekleştiğinden temel zeminini 1 m seviyesinin altına indirmelidir. Bitki atıklarının çürüme halinde olduğu zeminler değişkendir. Temel basıncına direnci yoktur. Yani humuslu topraklar temel zemini olamazlar. Sağlam sıkı bir zemin bulunana kadar derine inilmelidir. Eğer yumuşak çamur tabakasına rastlanacak olursa, yani temel yükleri için zemin olumsuzsa, zemin çeşitli yöntemlerle rijitleştirilmelidir. Dolgu zeminlerde, dolgu yapımından itibaren uzun bir zaman geçmemişse yeni dolgu zeminler üzerine temel konmamalıdır. Örneğin;
Zemin kum ve çakılla geçici olarak taşıyabileceği bir ağırlıktan daha fazla yüklenir. Daha sonra kum ve çakıl temel çukurundan temizlenir. Böylelikle, zemindeki boşluklar azaltılır, var olan su ağırlığı basıncı ile dışa itilmiş zemin biraz daha sıkı duruma getirilmiş olur.
Temel zemini el veya mekanik tokmakla sıkıştırılır. Zemin kuru ve yumuşaksa ıslatıp tokmaklamak yararlı olur.
Zemine orta boy kırma taş yerleştirilerek tokmaklanırsa gene oldukça sıkı bir zemin elde edilir.
Çamurlu zeminlere kısa kazıklar çakıp çıkarılarak boşluklar çakılla doldurulup zemin zorlanırsa zeminde gene bir ölçüde sıkışma, taşıma gücü sağlanabilir.
Zeminde kimyevi taşlaştırma yöntemleri kullanılarak rijitlik artırılır. Çimento şerbeti, çimento şırıngalarıyla da zemin direnci yükseltilir.
Yedigün Digital
E-Mail : info@yedigun.com
Reklam : reklam@yedigun.com
© Copyright 2015 Yedigün Digital Her Hakkı Saklıdır.
Web Tasarım AnkaPlus